Hazine ve Maliye Bakanlığından farklı isimlerle faaliyete geçen 1212 kumar sitesi için suç duyurusu
Bu hâlde tahkikat için geçecek süre on iş günlük süreye dâhil değildir. (2) Genelkurmay Başkanlığı ile Kuvvet Komutanlıkları teşkilatında kurulan disiplin kurullarının kararlarına karşı yapılan itirazı, Milli Savunma Bakanlığı teşkilatında kurulan disiplin kurulu inceler. Millî Savunma Bakanlığı teşkilatında kurulan disiplin kurulunun kararlarına karşı yapılan itirazı, hükme katılanlardan daha kıdemli olan başkan ve üyelerden kurulan yeni bir kurul inceler. Ancak, uygun nitelikte başkan ve üye bulunmazsa, en yüksek komuta makamından itibaren sıra ile aşağı derecedeki komuta mevkilerinde bulunan subaylar başkan ve üye olarak görevlendirilir. (5) Fiilin hatalı olarak vasıflandırıldığı veya düzeltilebilir bir şekil noksanlığı bulunduğu gerekçeleriyle disiplin cezasının mahkeme tarafından iptal edilmesi durumunda, kararın kesinleştiği tarihteki yetkili disiplin kurulu veya disiplin amiri, kararın tebliğinden itibaren ceza verme yetki ve sorumluluğu kapsamında yeniden değerlendirme yapar. (4) Fiilin disiplin cezasını gerektirdiği savcılık, mahkeme, disiplin kurulu tarafından anlaşılırsa, yukarıdaki fıkralarda belirtilen zamanaşımı süreleri, bu konu ile ilgili karar veya hükmün kesinleşerek evrakın yetkili makama iade edildiği tarihten itibaren başlar. (5) Disiplin kuruluna sevk edilen personel; tahkikatın gizliliğini, üçüncü şahıs ve makamların özel bilgileri ile şeref, haysiyet ve güvenliğini, gizli ve özel nitelikteki bilgileri korumaya yönelik olanların dışındaki soruşturma evrakının tamamını inceleme, tanık dinletme ve disiplin kurulunda sözlü veya yazılı olarak savunma yapma hakkına sahiptir. (3) Hukuk sınıfına mensup subaylar arasından atanmış disiplin subayının bulunmaması yahut görevini yapmasını engelleyici sebeplerin bulunması halinde, disiplin subaylığı görevi atama veya görevlendirme suretiyle diğer sınıflara mensup subaylar tarafından yapılır. Atama yapılmaması hallerinde disiplin subayı, teşkilatında disiplin kurulu kurulan komutan veya askeri kurum amiri ile Milli Savunma Bakanı tarafından kıtada en az bir yıl hizmet görmüş olan ve taksirli suçlar dışında bir suçtan hükümlü bulunmayan subaylar arasından görevlendirilir.
Karara karşı itiraz süresinin geçirilmesine neden olan mücbir bir sebebin varlığı halinde, itirazda bulunmak için hak dürücü süre değişiklik gösterir. Bu gibi durumlarda, söz konusu mücbir sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren en geç yedi gün içinde karara karşı başvuruda bulunulması gerekmektedir. Yapılan başvuru, kararın kesinleşmesini engellememekteyse de mahkeme, kararın yerine getirilmesini durdurabilecektir. Örneğin, korona virüsün mücbir sebep olarak kabul edilip edilmeyeceğine ilişkin değerlendirmemize “Korona Virüs (Covid-19) Mücbir Sebep Midir? Kanunun saklı tuttuğu haller dışında, hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılmaz. Yalnız veya birlikte adli para cezasını veya müsadereyi gerektiren veya derhal sanığın beraatına karar verilmesi mümkün olan suçta, usule uygun sorgusu yapılmayan ve savunması alınmayan sanığın yokluğunda duruşma yapılabilir. Bunun dışında, sanığın yokluğunda duruşma yapılmaz, dava bitirilemez ve özellikle de mahkumiyetine karar verilemez. Aşağıda, sanığın yokluğu ile ilgili gaip ve kaçak sanığın hukuki durumu incelenecektir. Bu yazımızda incelenecek olan hukuki sorun; ceza muhakemesi sürecinde kovuşturma aşamasına geçildikten sonra duruşmada, suçun hukuki niteliğinin değişmesi sebebiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 226. Maddesinde düzenlenen ek savunma hakkının sanık tarafından kullanılmaması halinde ceza davasının sona erdirilip erdirilemeyeceğine ilişkpin up giriş.
Kamu davasının açılmasının ertelenmesinde takdir yetkisi, belirli hallerle sınırlı olmak kaydı ile cumhuriyet başsavcılığının inisiyatifine bırakılmıştır. Cumhuriyet savcısı, Ceza Muhakemesi Kanunu m.171/2’de öngörülen şartlar gerçekleştiği takdirde, kamu davasının açılmasını beş yıl süre ile erteleyebilecektir. CMK m.171/2’ye göre, “Uzlaştırma ve önödeme kapsamındaki suçlar hariç olmak üzere, Cumhuriyet savcısı, üst sınırı üç yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı, yeterli şüphenin varlığına rağmen, kamu davasının açılmasının beş yıl süre ile ertelenmesine karar verebilir. Suçtan zarar gören veya şüpheli, bu karara 173 üncü madde hükümlerine göre itiraz edebilir”. Maddelerinde; Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasa ile kurulu düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, Milli savunmaya karşı suçlar ile Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçları ile bu suçların cezaları tanımlanmıştır. Millete ve Devlete karşı suçlar başlıklı Dördüncü Kısımın altında Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümlerde yer alan bu suçların tatbiki, 17/25 Aralık 2013 ve özellikle de 15 Temmuz 2016 darbeye teşebbüs suçlarında sıkça gündeme gelmiş olup, bu suçlarla ilgili birçok yargılama yapılmış ve yapılmaktadır.
- Bu kavramları çok duyarız, olur olmaz yerlerde “vatana ihanet ediyor”, “anayasal suç işliyor” veya “insanlık suçu işlendi” sözlerinin kullanıldığını görürüz.
- Maddesinde; ifade ve haber alma hürriyetinin sağlanması ile televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmetlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesi, bu Kanunun amaçları arasında sayılmıştır.
Yukarıda da bahsedildiği üzere mevzuat hükümlerine aykırılık halinde işyeri ruhsatının iptal edilmesi, bu itibarla işyerinin kapatılması mümkündür. Keza, işin durdurulması, işletmenin faaliyetten men edilmesi durumları da gündeme gelebilir. Fakat uygulamada, keyfi bazı yaptırımlar uygulanabildiği gibi birtakım usule aykırı işlemler yapılarak işyeri ruhsatının iptal edildiği durumlarla da karşılaşılabilmektedir. Şu halde, ruhsatı iptal edilen işyeri sahibi, bu iptal işleminin hukuka aykırı olduğunu düşünüyorsa, işlemi yapan idareye karşı dava yoluna başvurabilir. Ancak doğrudan iptal davası açmadan önce kararın tebliği tarihinden itibaren 30 gün içerisinde itiraz yoluna da gidilebilir.
Şüphelinin maddede belirtilen katalog suçlar dışındaki bir suçu, katalog suçlardan biriyle birlikte işlemesi halinde, katalog suç bakımından seri muhakeme usulü uygulanacakken, katalog suçlar arasından sayılmayan suçlar bakımından genel hükümlere göre soruşturmaya devam olunacaktır. Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz, kişisel verilerinizin işlenme amaçları doğrultusunda, iş ortaklarımıza, tedarikçilerimize kanunen yetkili kamu kurumlarına ve özel kişilere Kanun’un 8. Maddelerinde belirtilen kişisel veri işleme şartları ve amaçları kapsamında aktarılabilmektedir. İki taraf arasındaki bir TPF anlaşmasının bir miktar gizliliğe sahip olması zorunludur, ancak aynı zamanda, tahkimin niteliği, üçüncü kişi ve tahkim sürecine dahil olan herhangi bir taraf arasında bir çıkar çatışması olması durumunda, üçüncü kişinin davadan önce kamuya açıklanmasını gerekli kılar. Ayrıca, fon sağlanan taraflar, adalete erişimi kolaylaştırmak için tahkimle ilgili belirli bilgileri üçüncü taraf fon sağlayıcıya ifşa etmeye çalışabilirler. Ancak bunu yapmak, TPF sözleşmesinin ve tahkimin gizlilik ilkelerini ihlal etmek olacaktır; bu da kamuyu aydınlatma ve gizlilik yükümlülükleri arasında bir denge kurma konusunu gündeme getiriyor. Kamuyu aydınlatma yükümlülüklerinin gizlilik çıkarlarını barındırması ve aynısı için istisnalar yaratmaya çalışması gerekir. Birçok tahkim kanunu uyarınca, tarafların çıkarlarını korumak için herhangi bir gizlilik yükümlülüğünü ihlal etmeden bir üçüncü taraf fon sağlayıcıya ifşa etmek mümkündür. Geçici olarak faaliyetten men edilen veya işyeri ruhsatı iptal edilen işyeri hakkında tesis edilen bu işlem hukuka aykırıysa, işyeri sahibinin haksız yere zarara uğratıldığından bahsedilebilir. Bu durumda işyeri sahibi, işyerinin hukuka aykırı şekilde kapatıldığı süre zarfındaki gelir kaybının ve varsa başkaca zararlarının tazminini isteyebilir. Keza, işyeri sahibi, işyerinin hukuka aykırı işlemlerle kapatılması nedeniyle manevi olarak zarara uğradıysa, bu zararın tazminini de dava konusu edebilir. Mevzuatımız uyarınca, otel, pansiyon, lokanta ve bar gibi işletmeler, umuma açık istirahat ve eğlence yerleri sınıfında yer alır.
12 Ekim 2014 günü yapılacak HSYK seçimlerinin Türk Yargısı için hayırlı olmasını dilerim. Hakim ve savcılarımız, özgürce kullanacakları oyları ile yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığına hizmet edecek adayları HSYK üyeliğine seçeceklerine inanmaktayız. Birçok tartışma, çekişme, kutuplaşma, yargı bağımsızlığına ve tarafsızlığına gölge düşürecek iddialar ortaya atılsa da, yargı mensuplarının özlük hakları ile ilgili karar veren Yüksek Kurulun üyelerini, yargıç ve savcılarının seçmesi usulünden asla vazgeçmemek gerekir. Bu yöntem demokratiktir, çünkü yargı mensubu, kendisi ile ilgili karar verecek Kurulda görev alacak üyeyi doğrudan seçip belirleyebilmektedir. Hiçbir bahane, özellikle de yargıda kutuplaşma ve hizipleşme olduğundan bahisle, doğrudan seçim usulünün terk edilip eski usule veya RTÜK modelinde olduğu gibi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kurul üyelerini seçmesi usulüne geçilmesi kabul edilemez. Meclisin seçimi, “milli iradenin ve dolayısıyla halkın iradesinin tecellisi olacağı” gerekçesi, HSYK seçimi için yeterli görülemez. Ceza Dairesi’nin verdiği bozma kararının ByLock yönü incelendiğinde; somut olayda sanığın ByLock kullandığı tespit edilen GSM hattına ilişkin ByLock tespit ve değerlendirme tutanağının getirtilip değerlendirilerek, duruşmada CMK m.217/1 uyarınca sanık ve müdafiine okunarak diyecekleri sorulması gerektiğinden, bunun yapılmayarak verilen kararın bozulduğu görülmektedir. Esasen zorunlu müdafilik sorunu olmasa ve duruşmada mutlaka hazır bulunması gereken kişinin yokluğunda duruşma yapıldığından bahisle CMK m.289/1-e uyarınca bozma kararı verilemese idi, ByLock tespit ve değerlendirme tutanağının eksikliğinden dolayı bozma yerine BAM Ceza Dairesi tarafından duruşma açılması ve yapılacak değerlendirmeye göre karar verilmesi gerekirdi. Hakim ve savcıların adliyelerde ayrı giriş kullandıkları ve arama tedbirine tabi tutulmadıkları bilinmektedir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Dördüncü Kısmında, maddi gerçeğe ve adalete ulaşılabilmesi veya muhakeme sürecinde verilen kararların icra edilebilmesini sağlamak amacıyla koruma tedbirlerine yer verilmiştir.
(2) Yükümlülük süresinin uzaması hâlinde, personele özlük hakları, statüsüne uygun olarak ödenmeye devam olunur. (2) Kontrol altında bulundurma, bu amaç için hazırlanacak mekânlarda ve yirmi dört saati geçmeyecek şekilde uygulanır. Tedbir süresinin on iki saati geçmesi hâlinde, personelin yakınlarına ve bir üst disiplin amirine disiplin amiri tarafından en kısa sürede bilgi verilir. 2) Bu Kanuna göre hizmetten men cezası ile cezalandırılmayı gerektiren disiplinsizlik hâllerinde disiplin kurulları tarafından on günden otuz güne kadar verilebilir. (8) Türk Silahlı Kuvvetlerinde sözleşmeli statü ile görev yapan personelin sözleşmelerinin feshine ilişkin özel kanunlarındaki hükümler ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayırma ve çıkarmaya ilişkin diğer kanunlarda düzenlenmiş hükümler saklıdır. (7) Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası alan yedek subaylar ve yedek astsubaylar, ilgili kanunlara göre belirlenen kalan askerlik hizmetlerini er rütbesi ile tamamlarlar. (1) Amirlerin; maiyetine hatalarını göstermesi, maiyetini eleştirmesi, sözlü veya yazılı olarak ikazı disiplin cezası sayılmaz.
Maddesi gereğince aksine bir düzenleme bulunmadıkça genel itiraz yolu ile yapılmaktadır. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir. Türkiye’de idari birimler dikkate alınarak mahkemelerin kuruluşu gerçekleştirilse de ihtiyaç ve yerel koşullara göre mahkemelerin nasıl kurulacağı belirlenir. Kural olarak asliye ceza mahkemeleri, her il merkezi ile bölgelerin coğrafi durumları ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen ilçelerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak Adalet Bakanlığı tarafından kurulur. İletişimin denetlenmesinden elde edilen veriler somut delil değil, somut delillere ulaşmada veya somut delilleri desteklemede yardımcı delillerdir.
Maddelerinde belirtildiği, 5237 sayılı Kanunun “Özel kanunlarla ilişki” başlıklı 5. Maddesi atfı ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Kaçakçılık Suçları ve Cezaları” başlıklı 359. Maddenin yalnızca Türk Ceza Kanunu’nun genel hükümleri ile sınırlı uygulanabileceği, ancak bu maddenin 5252 sayılı Kanunu ve 213 sayılı Kanunu kapsamadığı, bu nedenle 7394 sayılı Kanunun 4. Maddesiyle VUK m.359’da yapılan değişikliklerin şüpheli, sanık ve hükümlü lehine uygulanabilmesi için yine 7394 sayılı Kanunun 6. Maddesiyle 213 sayılı Kanuna eklenen geçici m.34’ün gözönünde bulundurulması ve bu hükme göre uyarlama dosyaları ile davalarının görülüp karara bağlanması gerektiği tartışmasızdır. Maddelerinde düzenlenen hakimin yasaklılığı ve davaya bakamayacağı hallerden farklı olarak hakimin reddi müessesesi yer almaktadır. Maddesinde düzenlenen daha sonradan mülga olan ve 6706 sayılı Kanuna eklenen 11. Maddenin Türk vatandaşları için ne koşullar getirdiği ele alınmıştır. İlk Derece Mahkemesi tarafından Ekrem İmamoğlu hakkında verilen karar, istinaf ve temyiz kanun yollarına tabidir. CMK m.286/3-a-1 uyarınca; hakaret suçundan verilen cezanın süresi ne olursa olsun, bu karara karşı temyiz yolu açıktır. Gerekçeli karar yazıldığında, kısa kararla birlikte dava dosyası kanun yollarına gönderilecek, kararda bulunduğu söylenen hatalar ilk olarak istinaf ve ikinci olarak da temyiz mercileri tarafından değerlendirilecektir. Fıkrasında yer alan olası kastla insan öldürme suçu ile aynı Kanunun 29.
Sayan, kod sisteminden sonra tespit edilecek kişi veya şirketlere cezai yaptırımın da anında uygulanabileceğini belirtti. BTK tarafından konuyla ilgili olarak mahkemelerden ve yetkili diğer kamu kurumlarından gelen erişim engelleme kararlarının ivedilikle uygulanmasını sağlanırken, kurum bünyesinde bulunan Bilgi ve İhbar Merkezi’ne gelen tüm ihbarlar da hukuki ve teknik açıdan değerlendiriliyor. Bankacılık hizmetleri ve işlemleri ile 5464 sayılı Kanun kapsamında yer alan banka kartı ve kredi kartlarının ve kredi kartlarına bağlı sanal kartların 7258 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinde yazılı suçların işlenmesinde kullanıldığının tespiti halinde söz konusu kartların kullanıma kapatılmasını ve Kanun’da belirtilen yasak kapsamında bulunan işlemlerin engellenmesi için bankalarca gerekli sistemlerin kurulmasını istemişti. Kanun koyucunun bu yeni düzenlemeyi getiriş amacına yönelik olarak; “suç şüphesi altında bulunan kişiler, soruşturma sürecinde susma, herhangi bir açıklamada bulunmama hakkına sahip olduğu gibi sorumluluğu kabul hakkına sahip bulunmaktadır. İkinci seçeneğin söz konusu olduğu her durumda, suçun niteliği ve cezasının ağırlığına veya geleneksel muhakeme yollarının kullanılmasında hukuki ve sosyal bir yarar bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, bütün ceza davalarının mahkemeye taşınmasının adil ve hakkaniyetli olmadığı açıktır. Ağır iş yükü altında bulunan ceza adalet sistemlerinin bu tür vahamet arz etmeyen basit suçlarda muhakeme sürecini basitleştirecek adımlar atması Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin tavsiye kararlarına da konu edilmiştir” ifadelerini kullanmaktadır. Kanun koyucunun buradaki amacı pek de ulaşılması zorunlu, önemli bir amaç değildir. Önemle belirtmek gerekir ki; seri muhakeme usulünün uygulanması, şüphelinin, Cumhuriyet savcısının yaptığı teklifi müdafii huzurunda kabul etmesi halinde mümkün olacaktır.